KEDİLER
|Kediler, kediler, kediler. Şu hala bu garip ve bizim anlayamadığımız hareketleri neden yaptıklarını çözemediğimiz kediler. Bu yazı kedi sahipleri için eğlenceli bir yazı olacak.
Öncelikle insanların canlı ve cansız maddelere anlam verme içgüdüsünün kedilere nasıl uyarlandığına bakalım. Bir kedi durup dururken üstünüze atlıyor, yakalamaya çalışırken hemen kaçıyor. Saklanıyor, sizin onu görmediğinizi düşünüp kapının kenarında bekliyor. Bile bile görmezden geliyorsunuz. Bir bakıyorsunuz Arog’da Cem Yılmaz’ın avcılık kurallarında dediği gibi yaptığın tuzağı av farketmeyecek, bak farketmedi der gibi kaçıyor. Siz de onun oyununa ortak oluyorsunuz. Öyle bir bakıyor ki sanki olay hiç kendisiyle ilgili değil. Başka birşey de ;mutfağa giren kediniz o meşhur deyimi gerçekleştirmek için masada duran bardağı patisiyle bu ne böyle der gibi aşağı atıyor ve süt dökmüş kedi bakışı atıyor. ‘Sinda ne yapıyorsun’ dedikten sonra yine ben yapmadım şu tarafa gitti abi bakışı. Karnı acıkan ve canı bişey çekmiş kedi bakışını önceki yazıda demiştik. Bakışları çok tercih etmeyip sesleriyle de renk katmak isteyen bir kediniz olabilir. Şimdi o garip sesleri cümle içinde tarif edemem ama sesin enerjisini biz biliyoruz. Ne zaman bişey isteseler hemen miyavlamalar, yanınıza gelip omzundaki feromonu üzerinize sürmeler, mırıldamalar yani sizin tüm sinirleri gevşetecek hareketler.
Kediler belli ki doğada avlanmanın zorluğunu aslan belgesellerinden görmüşler, elimizde yemeğimizi veren bir sahip de var madem ona iyi davranalım. Kimisi buna menfaatçilik der. Ama hayvanların iradesi yoktur, onlar menfaatçi olamazlar. İşte bu bizim onlara yüklediğimiz bir anlam.
Bazı hayvan sahipleri kedilerden çok şey istiyor. Sürekli kendisini sevdirmeye çalışan, üzgün olduğunuzda size şakalar yapan, size itaat eden, yemek vermeseniz bile sonuna kadar sizinle olan bir hayvan olması gibi. Bu ithamlar kediler için aynı cümlede kullanılamayacak kadar uzak ithamlardır.
Menfaatçi de değilse nedir kediler?
Kediler sadece evcilleşmemiş ve karnını doyurmaya çalışan hayvanlardır. Köpek ve kedi aynı cümlede çok kullanılır. Uyumlu ve evcil hayvan olarak. Ancak köpekler ilk evcilleşen hayvan sıralamasında 1.sırada iken kediler ilk 5 te bile yoktur. Ama evdeki kedimize bakıyoruz bu hayvan evcil diyoruz. Hayvanlar genel olarak kendisine besin sağlayan kaynaklara saldırmaz ve onlarla uyum içinde olmayı tercih ederler. Bu bir kedinin size yapabileceği en fazla şeydir. Gurur yapma gibi bir duyguları olmadığı için hiyerarşik düzende sınırlarını bilirler ve karşı koymazlar. Siz onun sizi canı gönülden sevmesini beklersiniz hatta buna inanırsınız. Yazının başında da dediğim gibi bu sizin bir maddeye, canlıya anlam yüklemenizle ilgili. Yoksa kapıyı açık bırakıp dışarıya yiyecek koysanız bu cesur hareketiniz kedinizde dışarıda hayat var olarak algılanacaktır.
Çünkü doğa tıpkı bizi çağırdığı gibi onları da çağrıyor. Yeri geliyor bir çam kozalağının kokusunu özlüyoruz, toprağa basmayı, ağaca çıkıp meyve toplamayı…Kediler de tırmanmayı, koşmayı, kuşları yakalamayı özlüyor. Bu şekilde anlam yüklerseniz de kedinizi daha farklı algılıyorsunuz. Doğa bizi iyileştirir. Ve artık kedinin bizi sevmesi değil, kendi doğasında var olan şeyleri yapması bizi mutlu ediyor. İşte bir hayvan sahibin yapması gereken kedisini iyi beslemek, onu koşturmak, oynatmak, tırmanmasını sağlamak, onu strese sokmadan obez yapmadan yaşamasını sağlamak. Hekimler biliyor ki hayvan sahipleri bunu başarabilir.