Hayvan sevgisi

  Hayvanlar, özelikle bizim yanımızdaki pet hayvanları kediler ve köpekler vahşi hayatlarından ayrılıp insanın yanında evcilleştirildiği için taklit yetenekleri, gıda temin etmedeki tembellikleri, kendilerine verilen gıdaları beğenmemeleri ile tamamen insana özgü davranışlara sahip oldular. Kediler özellikle gıda beğenmeme konusunda en başta gelen hayvanlardır. Kedilerin bu tavrı insanların hoşuna gitmese de bu özellik bir kedinin içgüdüsünden gelen kolay olana yönelme ile ilişkili. Kolay olana yönelme bütün hayvanların içinde var. Köpeklerde de var olan bu dürtünün bir engele takılması köpekleri bu başlıktan ayırıyor. Köpekler kedilerden daha evcil. İnsanın emirlerine karşı gelemiyor kedi kadar. Köpekler sürü hayvanı olduğu için kendisinden daha üstün bir canlının himayesine girdiğinde onu lider seçiyor ve artık kovulana kadar onunla geziyor, ona güveniyor ve ondan faydalanıyor. Her hayvanın doğada bir yaşama sistemi vardır. Bu sistem yaratıcı tarafından tayin edilmiş ve üzerinde değişiklik yapılabilme özelliği eklenmiştir. Hayvanlar ilk yaratıldıkları haliyle kalmamış zamanla ve çevre şartlarıyla küçük evrimler yaşamış, bulunduğu çevrede hayatta kalmak için adaptasyon ile kendini geliştirmiş ve ya gerilemiştir. Köpekler bu adaptasyona ilk başlayan hayvanlar olduğunu için insanla birlikte kıtalar keşfetmiş, savaşlara girmiş, gıdasını paylaşmış, korumuş ve korunmuş. Kediler bu evcilleşme sürecinde çok geride kalmış ancak ödülünü doğasına uygun yaşayarak, avlanarak ve soyunu çevresel etkiden en az şekilde etkilenerek sürdürmüştür.


      İnsanın kediye ve köpeğe bakış açısı o hayvanların içgüdüleri ile pek alakalı olmamış, ne amacı varsa o amaçla hayvanları yanına almıştır. Allah hiçbir canlıyı başı boş bırakmadığı için zaman zaman hayvanları insanın emrine vermiş ve çeşitli kazanımlar oluşmuştur. Bu kazanımların arasında hayvan sevgisi de vardır. İnsan kendisini dünyanın en üstün canlısı kabul ettiği için yıllarca hayvanlara eziyet etmiş, onları cansız kabul edip öldürmüş, savaşlarda canlı bomba olarak kullanmış ve her zaman kendisine itaat etmesi gerektiğini düşünmüştür. Oysa her canlı sadece kendisini yaratan Allah’a itaat eder. İnsanın insana itaat etmesi uygun olmadığı gibi hayvanın da insana itaat ettirilmesi uygun değildir. Hayvanların insanların yanına gelmesinin çeşitli sebepleri vardır. Gıdaya ulaşma, korunma, barınma, ilgi görme bunlardan bazılarıdır. Bu davranışlar menfaat olarak algılanmamalıdır. Hayvanların iradesi olmadığı için iyi ile kötüyü ayıramaz ve menfaat güdemez. İşte tam burada hayvan sevgisi ortaya çıkmıştır. Hayvan menfaat güdemezse insan güder algısıyla insan, hayvanlara hükmetmeye başlar.


    Hayvan sevgisi karşılıksız sevgi olarak tanımlansa da karşılıksız bir iş yapma erdemine ulaşan insan sayısı çok azdır. Bunu toplumların kendi ülkelerinde kalmayıp diğer ülkeleri işgal etmesinden, kendi elindeki parayı zor durumda olan birine geri ödemesiz vermemesinden, sahip olduğu bir eşyayı başkasının kullanmasına izin vermemesinden anlıyoruz. Hayvan sevgisinin içinde insan tarafında bir menfaat söz konusu olabilir. Hayvanlar zaten kendilerine yaratıcıları tarafından verilen görevi yapıyor. Avlanıyor, ürüyor, zor durumlardan kaçıyor ve barınacak yer arıyorlar. Ne güzeldir ki içinde birazcık vicdan olan insanlar avlanamayan, barınacak yer bulamayan, zor durumlardan kaçamayan hayvanları alıp onlara bakıyorlar. Bunu yapmalarının derinlerde bir sebebi var. Yardıma ihtiyacı olan bir canlının göz göre göre zorluk çekmesine dayanamıyorlar. Bunun sebebini Nikola Tesla ‘nın deyimiyle o hayvanın negatif enerjisini kendisindeki fazla pozitif enerji ile dengeleme isteği ve ya daha önce başına kötü bir şey geldiğinde yardım bulamayan insanın o hayvana empati yapması ve bana bakmadılar ben ona bakayım düşüncesi olabilir. Tesla’nın düşüncesi bir yerde doğru örnek getiriyor o da şudur.Mutsuz  insanların kedi sevdikten sonra kendilerini iyi hissetmeleri kedinin güçlü pozitif enerjisinin insanın negatif enerjisi ile dengelenmesi. Hayvanları sevdiğinizde kendinizi iyi hissetmeniz buna örnektir. Bir işte menfaat güdülmesi kötü bir şey değildir. Sonuçta hepimiz bir şekilde ticaretle uğraşıyor ve bir ürüne karşılık bir ücret ödüyoruz. Karşılıksız olmayan bir durum söz konusu. Menfaat aslında bir kişinin ve ya canlının üzerinden çıkar elde edip o canlıya hakkının verilmemesi olarak tanımlanabilir. Çünkü köpekler bizi korur biz de onları severiz,besleriz. Köpekler bizi korumasa biz onu beslesek köpeği bağlamamızın bir anlamı kalmaz. Köpeği ve ya kediyi sadece besleyip evde bakmasak ve sevmesek işte bu karşılıksız sevgidir. Onu severseniz siz beslemenizin karşılığını almış oluyorsunuz. Çünkü hayvanların kafalarından bir elin  sürtülmesine ihtiyaçları yoktur. Bu onlara birşey kazandırıyor mu bilmiyoruz. Sokak hayvanlarında şunu görürsünüz kafasına okşadığınız bir sokak köpeği direk sizin yüzünüze ve ya elinize bakar. Bu bakış bana yemek vermeyecek misin bakışı. Yemek vermezseniz aç bir kedinin sizden birşey kazandığı söylenemez. Çünkü hala aç ve kafası okşanınca karnı doymuyor. Ama siz onu sevdiğinizi iddia ediyorsunuz. Sevseydiniz ona ihtiyacı olan gıdayı sağlardınız. Burda menfaatçi olan siz oluyorsunuz. Yazının başında dediğimiz gibi hayvanlara olan karşılıksız sevgi insan tarafında bir menfaat barındırıyor olabilir.


      Kimsenin bir canlıya zulmetme hakkı yoktur. Bu bir sinek de olsa size zarar vermeyen bir canlıya zarar vermemelisiniz. Bunu, peygamberimizin savaşa giden orduyu doğum yapmış bir kedinin etrafından dolaştırması ve savaş anında ağaçlara dahi zarar verilmemesi gerektiğini söylemesi ile anlıyoruz. Bizim en hayırlımız o olduğu için onu örnek almalıyız. Hayvanlara sevgi ile yaklaşmayı öğrenmeliyiz.Ancak bu sevgi başını okşayıp yanına çağırıp size aç aç bakan hayvana yemek vermemek değildir. Gerçekten seviyorsanız gördüğünüz zor durumda olan hayvanları kliniklere, hayvan hastahanelerine götürün. Bunu da yapmazsanız bir lokma yemek verip hem hayvanın hemde kendinizin gününü güzelleştirebilirsiniz. Hayvanları seven insanları da sever.

Yorum ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.